top of page

Davaların Birleştirilmesi ve Ayrılması

Güncelleme tarihi: 12 Oca 2021

Davaların Birleştirilmesi HMK madde 166 ve Ayrılması ise HMK madde 167'de düzenlenmiştir. Davaların birleştirilmesi ve ayrılmasında kanun yolları ise HMK madde 168'de düzenlenmiştir.


1-) Davaların birleştirilmesi


(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.


(2) Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.


(3) Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.


(4) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.


(5) İstinaf incelemesi ayrı dairelerde yapılması gereken davaların da bu madde hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu hâlde istinaf incelemesi, birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararı inceleyen bölge adliye mahkemesi dairesinde yapılır.


2-) Davaların ayrılması


Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 167- (1) Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder.


3-) Kanun yolları


Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi kararları hakkında ise temyiz yoluna, ancak hükümle birlikte gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına, bölge adliye mahkemesinde hükmün kaldırılarak esastan incelenme; Yargıtayda ise bozma sebebi teşkil etmez.



HMK 166- 167 DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ VE AYRILMASI İÇTİHATLARI


Yargıtay 2. HUKUK DAİRESİ 4.07.2018 T. ,2018/1321E. , 2018/8588 K. ;

‘’Davalar arasında bağlantı bulunması durumunda, davaların birleştirilmesine karar verilir. (HMK m.166/1). Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması, ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantı var sayılır (HMK m, 166/4). Boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan maddi-manevi tazminat (TMK m. 174/1-2), yoksulluk nafakası (TMK m. 175) gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi, bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikle değerlendirilmesiyle mümkündür.

Davacı erkeğin … Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde açmış olduğu eldeki boşanma davasından sonra davalı kadın tarafından … 5. Aile mahkemesinde boşanma davası açılmış olup kadın birleştirme talebinde bulunmuştur. Taraflarca açılan boşanma davaları arasında bağlantı bulunduğuna göre kadın tarafından açılan ve erkek tarafından açılmış olan davaların birleştirilerek, her iki davanın esası hakkında hüküm kurulması gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.’’


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1024 E. , 2016/630 K. 25.05.2016 T.;

‘’Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 06.12.2012 gün ve 2009/2061 E., 2012/1936 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 21.01.2014 gün ve 2013/5728 E., 2014/431 K. sayılı ilamı ile;

"...Davada, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığı iddia olunan alacağın tahsili istemi ile başlatılan ilâmsız icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istenmiş, mahkemece fatura tarihi itibariyle reklam anlaşmasının yürürlükte olduğunun, anlaşma uyarınca reklamın yayınlandığının ve faturanın davalıya tebliğ edildiğinin kanıtlanamadığı gerekçeleri ile dava reddedilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davanın dayanağını Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün 2008/12801 sayılı dosyasına konu 31.07.2007 tarihli fatura oluşturmaktadır. Aynı sözleşme uyarınca kesilen 30.05.2007, 31.05.2007, 30.08.2007, 31.08.2007 ve 31.10.2007 tarihli diğer 5 adet faturaya dayanılarak Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2008/1852 sayılı dosyası ile takibe geçildiği ve itiraz üzerine Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/646 Esas sayılı itirazın iptâli davasının açıldığı ve davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Her iki davanın aynı sözleşmeden kaynaklanması ve taraflarının aynı olması nedeniyle davalar arasında bağlantı bulunmaktadır.

6100 Sayılı HMK’nın 166. maddesi uyarınca aynı yargı çevresi içinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılan davalar aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir.

Aynı yargı çevresindeki aynı düzey mahkemelerde açılmış olan bağlantılı davaların birleştirilerek görülmesinde zorunluluk bulunduğundan, birleştirme kararı verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir..."

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu kararı;Yerel Mahkemece, sulh hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesinin aynı düzey mahkeme olmadığından dosyaların birleştirilemeyeceği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir. eldeki davada kararı veren mahkeme Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi olup, aynı eser sözleşmesinden kaynaklanan ve aralarında irtibat bulunduğu konusunda yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmayan birleştirmeye konu diğer dava Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/646 Esas sayılı dosyasında derdesttir.

Bu itibarla, Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi ile Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi aynı yargı çevresinde bulunmalarına rağmen “aynı düzey ve sıfattaki” hukuk mahkemeleri olmadıklarından birisindeki davanın diğerindeki dava ile birleştirilmesine yasal olarak imkân bulunmamaktadır.Hal böyle olunca; sulh hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi aynı düzey ve sıfatta hukuk mahkemesi olmadığından ilgili davaların birleştirilemeyeceğine ilişkin Yerel Mahkemece verilen direnme kararı yerindedir.’’


Yargıtay 1. HUKUK DAİRESİ 5.06.2018 T. , 2016/15327 E. , 2018/11039 K. ;

‘’Somut olayda, farklı mirasçılar tarafından aynı taşınmazlara yönelik aynı davalı aleyhine açılan tazminat istekli davaların birlikte değerlendirilmesi, uyuşmazlığın taraflar açısından daha sağlıklı, adil ve hızlı bir çözüme kavuşturulması için gereklidir.

Hal böyle olunca, eldeki dava ile … 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/641 E sayılı dosyasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166. maddesi gözetilerek birleştirilmesi ve bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi, davacının mahkeme kararındaki tazminat miktarını temyiz etmediği gözetilerek davalı lehine oluşan kazanılmış hak kuralı da gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.’’


Yargıtay 12. HUKUK DAİRESİ 15.06.2017 T. , 2016/27455 E. , 2017/9492 K. ;

‘’6100 sayılı HMK`nun 166. maddesine göre ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları halinde birleştirilerek bakılabilmeleri mümkündür. Ancak, birleştirme kararı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözümleyen bir karar değildir. Bu karar, sadece birleştirilen davaların yargılama safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurup, her dava, ayrı ayrı hükme bağlanmalıdır. Davaların birbirlerinin içerisinde erimesi, tek bir davaya dönüşmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Başka bir anlatımla, birleştirmeye konu davalar bağımsız kimliklerini korurlar.

Dosya içeriğinden asıl davanın davacısı … tarafından ihalenin feshi istemiyle dava açıldığı, davacılar … ve … vasisi tarafından ayrı ayrı açılan ihalenin feshi davalarının da mahkemece asıl dava ile birleştirildiği, bu haliyle somut uyuşmazlıkta, asıl ve birleşen davalar mevcut olmasına rağmen … vasisi tarafından açılan birleşen 2016/284 Esas sayılı dava dosyası hakkında ayrı hüküm kurulmaksızın istemin reddine karar verildiği görülmektedir.

O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde bulundurularak her bir dava için ayrı ayrı hüküm tesis edilmesi gerekirken anılan ilkelere aykırı olarak birleşen 2016/284 Esas sayılı dava dosyası hakkında ayrı hüküm kurulmadan karar verilmesi isabetsizdir.’’


Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 6.11.2018 T. , 2018/1717 E. , 2018/10201K. ; ‘’Somut olayda davacı sigorta şirketi rücuen tazminat davasını 20.10.2016 tarihinde önce karşı aracın malikine karşı Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açmış, 27.1.2017 tarihinde ise karşı aracın kiracısına karşı Kocaeli 2. Asliye ticaret Mahkemesi'nde dava açarak ikinci davanın Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde birleştirilmesini talep etmiştir. Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 30.01.2017 tarihinde birleştirme talebinin kabulü ile dosyalar arasında şahsi ve hukuki irtibat bulunduğundan dosyanın Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/415 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine hükmetmiş, birleştirme kararı istinaf yoluna başvurulmadan 28.2.2017 tarihinde kesinleşmiştir.

Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 28.9.2017 tarihinde, birleşen dosyanın mahkemenin 2016/475 esas sayılı dosyasından tefriki ile mahkemenin 2017/458 Esasa kaydına, ASTM ve ASHM aynı düzeyde nisa da aynı sıfatta olmadığından birleştirilme kararının hMk 166/2. maddesi hükmime aykırı olduğu anlaşılmakla, tefrik adilen Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/102 Esas sayılı dosyasının mahkemesine iadesine, esasın bu şekilde kapatılmasına hükmetmiştir. Kocaeli 2. Asliye ticaret Mahkemesi ise 20.10.2017 tarihinde, Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin iade kararı hatalı olduğundan bahisle mahkeme esasına dahi kayıt yapılmadan dosyanın iadesine karar vermiştir. Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin, başvurusu üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozma talep edilmiştir.

Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 9/3. maddesi gereği Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup 6100 sayılı HMK'nın 166/2. caddesinde ayrı yargı çevresi içerisinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkelemelerinde açılmış davaların birleştirilebileceği belirtilmekle, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi aynı düzeyde mahkemeler ise de, aynı sıfatta olmadıklarından, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce dosyanın Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki dosya ile birleştirilmesine karar verileyeceğinin gözetilmemesi doğru olmayıp 6100 Sayılı HMK'nun geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı KVMK'nun 429. maddesi gereği kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.’’


Yargıtay 9. HUKUK DAİRESİ 15.11.2016 T. , 2016/23454 E. , 2016/20011 K. ;

‘’Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece dava dosyasının aralarında hukuki, şahsi ve fiili irtibat bulunması sebebi ile HMK. nun 166. maddesi uyarınca… 15. İş Mahkemesinin 2013/2 Esas sayılı dava dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, karar verilmiştir.

Birleştirme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiş.

Mahkemece davalı vekilinin temyiz talebi “ …birleştirme kararlarının asıl hüküm ile birlikte temyiz edilebileceği, bu aşamada temyiz edilemeyeceği “ gerekçesi ile reddedilmiştir.

Mahkemenin temyiz talebinin reddi kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle “ birleştirme kararını veren Mahkeme ile birleştirilen dosyanın bulunduğu Mahkeme, aynı yargı çevresinde yer alan, aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemeleri olup, bu mahkemeler arasında verilen birleştirme kararına karşı ancak hükümle birlikte kanun yoluna başvurulabileceğinin anlaşılmasına göre davalı vekilinin temyiz talebinin reddi kararına yönelik bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan temyiz talebinin reddi kararının ONANMASINA, 15/11/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.’’


Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 21.09.2020 T. , 2019/1826 E. , 2020/2509 K. ;

‘’ Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK'nın 166/1. maddesi uyarınca; kural olarak aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. HMK 166/4. maddesine göre davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı varsayılır. Taraflar arasında 21.05.2014 günlü sözleşme başlıklı, davacıya ait binanın onarım, yenileme ve çevre düzenlemesi işine konu akit nedeniyle ortaya çıkan ihtilafta; davacı iş sahibi, ödemenin tamamını yapmış olmasına karşın eksik ve ayıplı işler bulunduğunu ve bedelinin iadesini talep etmiş, davalı yüklenici B... ve dava dışı şirket ise aynı sözleşmeden kaynaklı olarak iş sahibi aleyhine bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatmışlar itiraz üzerine itirazın iptali davası ikame etmişlerdir. Dava ... 11. Tüketici Mahkemesi 2016/240 Esasına kayıtlı olup her iki davada verilecek karar diğerinin sonucunu etkileyecektir. Eldeki davada davalı yüklenici davaların birleştirilmesi talebinde bulunmuş ise de 11.12.2018 tarihli 9. celsede birleştirme talebinin reddine karar verilmiştir. Her iki davada ihtilaf aynı sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Yüklenicinin açtığı itirazın iptali davasında davacı şirket dışında tarafları da aynıdır. İki dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunmaktadır. Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzen ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde muvafakata da gerek olmaksızın her iki davanın birleştirilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır.İki davanın birlikte görülmesinde, gerek usûl ekonomisi ve gerekse birbirleriyle çelişkili kararların çıkmasının önlenmesi bakımından fayda bulunmaktadır. ... 11. Tüketici Mahkemesi 2016/240 Esas sayılı dava, sonra açıldığından eldeki dava ile birleştirilmeli, tespit raporu ile eldeki davanın yargılamasında alınan raporlar arasındaki çelişkiler giderilip, birleşen davaya konu iş bedelinin tamamen ödenip ödenmediği de değerlendirilerek davaların birlikte görülüp, sonuçlandırılması gerektiğinden, 6100 sayılı HMK 166. maddesi uyarınca birleştirme kararı verilmeksizin yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, davalı vekilinin sair temyiz itirazları bu aşamada incelenmeksizin hükmün bozulması gerekmiştir.’’



Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 07.10.2019 T. , 2016/20725 E. , 2019/9485 K. ;

‘’Davacı, davalının aldatması üzerine maliki bulunduğu ... plakalı traktörün satışı için davalıya noter onaylı vekaletname verdiğini, davalının traktörü noterde eşine devrettiğini, ancak traktörün satış bedelini ödemediğini, günün sonunda dolandırıldığını anlayınca karakola giderek şikayette bulunduğunu, davalının benzer şekilde başkalarını da dolandırdığını ileri sürerek; 15/10/2012 tarihli birleşen (2014/521 esas sayılı) davada vekaletname ve satış sözleşmesinin geçersizliği ile traktörün malikinin kendisi olduğunun tespitine karar verilmesini, 09/07/2013 tarihli asıl davada ise vekaletname ile satış sözleşmesinin iptaline traktörün adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Önceki tarihli birleşen davada mahkemece eda davası açılabilecekken tespit davası açılamayacağı gerekçesiyle verilen davanın hukuki yarar yokluğundan reddine ilişkin karar, dairemizin 2013/26380 esas 2014/3258 karar sayılı kararıyla davacının vekalet sözleşmesinin aldatma ve hileye bağlı olarak geçersiz olduğunun tespitine ilişkin istemi yönünden hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece sonraki tarihli asıl dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir

Somut olayda HMK m.166 anlamında birleşen davalar bulunmakta olup, mahkemece hüküm sonucunda her bir dava için ayrı ayrı hüküm tesis edilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.’’


Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 16.02.2017 T. , 2016/4088 E. , 2017/1158 K. ;

‘’Asıl dava, davacı adına kayıtlı 734 ada, 40 parsel sayılı taşınmaza el atmanın önlenmesi, ecrimisil isteğine ilişkindir. Birleştirilen davalarda ise asıl davanın davalıları, satış vaadi sözleşmeleri ve harici satışlarda yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlar, asıl davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece asıl dava bakımından el atmanın önlenmesi ve ecrimisil taleplerinin reddine; birleştirilen davaların tapu iptali ve tescil yönünden reddine; birleştirilen dosyaların davacıları (davalı) adlarına pay tesciline karar verilmiş; hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

Birleştirilen dosyanın davacıları (asıl dosyaların davalıları) tüketiciler yüklenicinin temlikine dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğundan o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması yasadan kaynaklanan bir zorunluluktur. Mahkemece kamu düzeninden olan görev hususu re’sen gözetilerek yukarıda yazılı olduğu şekilde işlem yapılması için asıl dava el atmanın önlenmesi, ecrimisil davasının ve birleştirilen davaların ayrılması, ondan sonra yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin, işin esasına yönelik karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.’’


Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 04.07.2013 T. , 2013/11463 E. , 2013/14713 K.;

‘’Uyuşmazlık, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremez duruma gelen davacının açtığı maddi ve manevi tazminat davası ile işçilik alacağı istemine ilişkindir. HMK’nun 167.maddesi uyarınca yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için aralarında bağlantı bulunsa bile davaların ayrılmasına, davanın her safhasında karar verilebilir. Yine aynı yasanın 30.maddesinde Mahkemenin yargılamayı, mümkün olduğunca hızlı ve bir düzen içerisinde seyretmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Bu durumda; her iki dava için izlenecek yöntem ve esas alınacak kıstaslar birbirinden tamamen farklıdır. Her iki davanın tefrik edilmesi yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için gereklidir. Ayrı ayrı açılıp görülmeleri gerekli bu tür davaların birlikte görülmeleri doğru görülmemiştir. Mahkemenin bu maddi ve hukuksal olguları gözetmeksizin, birbirinden tamamen farklı iki davayı bir arada görmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Yapılacak iş; her iki davayı ayırmak ve yargılamayı birbirinden bağımsız olarak sonuçlandırmaktan ibarettir. O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır’’

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 10.04.2013 T. ,2013/447 E. , 2013/492 K. ;

‘’Dava, davacının davalıya ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti ile bir kısım işçilik alacaklarının istemine ilişkindir. Mahkemece hizmet tespiti ve alacak davasının kabulüne karar verilmiştir. Her iki dava türünün, taraflarının statüsü, hakimin delil araştırma bakımından kendiliğinden hareket etmesi, taraf iradelerine atfedilen rol, dava konusu edilen haktan vazgeçilip vazgeçilememesi gibi yönlerden yasal konumları birbirinden tamamen farklıdır. Mahkemenin bu maddi ve hukuksal olguları gözetmeksizin, birbirinden tamamen farklı iki davayı ayrı ayrı başvurma ve nisbi harca tabi olduğunu da gözardı ederek bir arada görmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Yapılacak iş; her iki davayı ayırmak ve eksik yargı harçlarını tamamlattıktan sonra yargılamayı birbirinden bağımsız olarak sonuçlandırmaktan ibarettir. O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk genel kurulunca yapılan değerlendirmede, davaya konu istemlerin yasal dayanaklarının ve buna bağlı olarak yapılacak inceleme ve araştırma yöntemlerinin farklılığı, temel ilişkinin kanıtlanmasında izlenecek usul gibi bir takım farklı olgular nedeniyle, yargılamanın daha iyi ve süratli bir şekilde yürütülebilmesi için hizmet tespiti ve işçilik alacaklarına ilişkin davaların ayrılmasının daha uygun olacağı sonucuna varılmıştır.’’

28.826 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

HUKUK MESLEKLERİNE GİRİŞ SINAVI

24 Ekim 2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun ile düzenlenen “Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı”; hukuk fakültesinden mezun olanlar ile yabancı bir hukuk fakültesini bitirip de Türkiye’deki h

AVUKATLIK ÜCRET SÖZLEŞMESİ

1-) AVUKATLIK SÖZLEŞMESİNİN TANIMI UNSURLARI VE HUKUKİ NİTELİĞİ A- TANIMI Tanımı : Avukatlık sözleşmesi avukatlık vasfını kazanmış bir meslek mensubunun, hukuki ilişkilerin düzenlenmesi, her tür hukuk

bottom of page