Tazminat, hukuka aykırı bir eylem sonucunda meydana gelen maddi veya manevi zarara karşılık olarak, zararların giderilmesini amacıyla sorumlu tarafından zarar görene ödenen veya mahkeme tarafından ödenmesine karar verilen bedeldir. Buna göre Tazminat hukuku, genel olarak haksız fiillerden veya başka herhangi bir nedenden kaynaklanan tazminat anlaşmazlıklarını konu alır.
1-Maddi tazminat davası, ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma, maluliyet ve işgücü kaybı gibi bedensel zararlardan kaynaklanabileceği gibi malvarlığı değerlerinin zarar görmesinden de kaynaklanabilir.
2-Manevi tazminat davası, haksız bir fiil veya işlem nedeniyle davacının ruhsal bütünlüğünü bozan manevi acıların giderilmesi amacıyla açılır.
3-Görevli Mahkeme: Maddi ve manevi tazminat davaları birlikte açılabileceği gibi ayrı ayrı da açılabilir. Ticari nitelikte olmayan tüm tazminat davaları, talep edilen tazminat miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinde açılır. Buna ek olarak idarenin işlem ve eylemleri nedeniyle zarara uğrayanların açtığı tazminat davasına “tam yargı davası” denilmektedir. Tam yargı davalarında görevli mahkemeler ise vergi mahkemeleri veya idare mahkemeleridir.
4-Kimler bu davaları açabilir: Tazminat davasına sebep teşkil eden konu ne olursa olsun, fiil veya işleme muhatap olan kişi maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Tazminat nedeni, hukuka aykırı işlenen bir fiil nedeniyle bir kişinin ölümü ise, ölenin destekte bulunduğu yakınları da maddi tazminat davası açabilirler. Bu davalarda hükmedilen tazminata, “destekten yoksun kalma tazminatı” denir.
5-Kime açılır: Maddi ve manevi tazminat davası, ölüm, yaralanma veya başkaca maddi zarara neden olan eylem veya işlemi gerçekleştiren gerçek veya tüzel kişilere karşı açılır. Haksız fiillerde, haksız fiil kimin tarafından işlenmişse, tazminat davası da o kişiye karşı açılır. Ancak, bazen haksız fiili işleyen kişi ile birlikte tazminat sorumlulukları olan bazı kimseler de bulunabilir. Bu duruma tehlike sorumluluğu denir. Örneğin, haksız fiili işleyen kişi ile iş ilişkisi olan işveren iş nedeniyle üçüncü kişiye verilen zarardan sorumludur.
-Dava açma süresi ve zamanaşımı: Maddi ve manevi tazminat davası açma süresi, tazminat nedenine bağlı olarak değişmektedir. En temel özellikleriyle açıklamak istersek Tazminat davasına temel teşkil eden fiil suç teşkil ediyorsa o fiil için kanunlarda daha az zamanaşımı süresi öngörülse bile, ceza kanununda o suç için öngörülen dava zamanaşımı süresi ne ise maddi manevi tazminat davası açma süresi de odur. Haksız fiiller için dava zamanaşımı süresi, fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, fiil ve fail daha sonra öğrenilse bile her hâlükârda 10 yıldır (BK m. 72/1) Boşanma davası neticesinde maddi manevi tazminat davası açma süresi, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıldır (MK m. 178). Maddi ve manevi tazminat davası boşanma davası ile birlikte açılabileceği gibi boşanma davasının kesinleşmesinden sonraki 1 yıl içinde de ayrı bir dava olarak açılabilir. Sözleşmenin ihlali nedeniyle açılacak tazminat davalarında genel zamanaşımı süresi, 10 yıldır (BK m. 146).
6-Yetkili Mahkeme: Maddi ve manevi tazminat davası, tüm davalar için yetkili yer olan davalının ikametgahında, davalı tüzel kişi ise tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesinde açılabilir. (HMK m.6)
Davalı sayısı birden fazla ise, tazminat davası herhangi birinin yerleşim yerinde açılabilir. (HMK m.7)
Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.(HMK m.16)
Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. (HMK m.10)
7-Maddi Tazminat Davasında İstenebilecek Zararlar:
1. Bedensel Zarar (Yaralanma) Halinde Maddi Tazminatın Kapsamı kanunun 54.maddesinde işlenmiştir.
*Geçici iş göremezlik nedeniyle oluşan kayıplar; kişinin olay nedeniyle kalıcı bir sakatlığı olmadığı halde geçici bir şekilde, iyileşinceye kadar “çalışamadığı süre” nedeniyle uğradığı maddi zarardır.
*Sürekli iş göremezlik nedeniyle oluşan kayıplar; kalıcı sakatlık nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kayıplarıdır. Kalıcı sakatlık veya sürekli iş göremezlik, kişinin beden gücünde bir azalmayı ifade eder. Kişinin maluliyet oranı doktor raporuyla belirlenir ve maddi tazminat tespit edilen oran üzerinden hesaplanır.
*Tedavi giderleri ve tedavi boyunca yapılan her türlü masraflar.
*Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan maddi kayıplar.
2. Ölüm Halinde Maddi Tazminatın Kapsamı
Ölüm halinde maddi tazminat davasının kapsamı Borçlar Kanunu m.53’te belirlenmiştir. Kanuna göre, ölüm hâlinde uğranılan ve istenebilecek maddi zararlar özellikle şunlardır:
a. Cenaze giderleri.
b. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
c. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar. Destekten yoksun kalma tazminatı, ölüm halinde ölenin anne, baba, eş ve çocuklarının isteyebileceği maddi tazminattır.
- Manevi Tazminat Talep Etme Şartları: ancak kişilik değerleri saldırıya uğrayan kişinin isteyebileceği bir tazminat türüdür. Kişilik değerleri, bireyin kişilik haklarını meydana getirmekte olup Yargıtay kararlarına göre manevi tazminata konu olabilecek kişilik hakları şunlardır: Kişinin yaşamı, sağlığı, Kişinin vücut bütünlüğü, ruh bütünlüğü Müdahale edildiğinde kişinin üzüntü veya elem duymasına yol açan diğer fiziki, duygusal ve sosyal kişilik değerleri.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi bir kararında “Türk Borçlar Kanunu’nda kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. Somut olayda takibin dayanağı olan ilam, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyebilen, edaya ilişkin ilamlardır. Bu nitelikleri itibariyle de kesinleşmeden icraya konulmaları mümkündür. O halde mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir .” Bu karara göre Yargıtay, kişilik haklarına saldırı sebebiyle açılan manevi tazminat davalarında mahkeme kararları kesinleşmeden kazanılan tutarı tahsil etmek amacıyla icraya başvurulabileceğine hükmetmiştir.
-Manevi Tazminat Hesabı:Manevi tazminat olarak belirlenecek miktar, tazminat sorumlusunu fakirleştirmemeli, tazminat alacaklısını da zenginleştirmemelidir. Kanunun 56. Maddesine göre Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Hakim, hakkaniyete uygun bir manevi tazminat miktarı belirlemelidir. Hakim manevi tazminat miktarını belirlerken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı sebebiyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ıstırabı gözetmelidir. (BK m. 47)
-Maddi Tazminat Hesabı:Maddi tazminat, belli kriterlerle yapılan matematiksel hesaplamalar ile belirlenir. Maddi tazminatın kapsamını belirleyen temel unsurlar doğrudan uğranılan maddi zarar, tarafların kusur oranı ve maluliyet varsa maluliyet oranıdır.
51. madde - Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
Türk Borçlar Kanunu’nda tazminat ile ilgili hükümler kanunun 49. madde ve devamında işlenmiştir.
TBK’nın 49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür…” şeklinde düzenlenmiştir. Madde kapsamında haksız fiil, hukuk kurallarına aykırı bir şekilde diğer bir kişinin malvarlığı veya şahıs varlığında zarar meydana gelmesine neden olan eylemdir. Bir haksız fiilden bahsedilebilmesi için zarara sebep olan fiilin öncelikle hukuka aykırı olması gerekir. Ancak bazı durumlarda hukuka aykırılığı ortadan kaldıran hukuka uygunluk sebepleri gerçekleşmiş olabilir. TBK’nın 63. Maddesinde bu sebepler sayılmıştır.
‘’Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile, hukuka aykırı sayılmaz.
Zarar görenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin davranışının haklı savunma niteliği taşıması, yetkili kamu makamlarının müdahalesinin zamanında sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkını kendi gücüyle koruması veya zorunluluk hâllerinde de fiil, hukuka aykırı sayılmaz.’’
TBK’nın 49. maddesinin ikin fıkrası “Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile zarar verici davranış hukuk düzeni tarafından yasaklanmamış olsa dahi fiil ahlaka aykırı ve kasten gerçekleştirilmişse fail zarardan sorumlu olacaktır.
Haksız Fiillerden Doğan Tazminat Davaları
Haksız fiil ve sorumluluğu TBK madde 49 ve devamında düzenlenmiştir. Haksız fiil, hukuk kurallarına aykırı bir şekilde diğer bir kişinin malvarlığı veya şahıs varlığında zarar meydana gelmesine neden olan eylemdir. Bir haksız fiilden bahsedilebilmesi için zarara sebep olan fiilin öncelikle hukuka aykırı olması gerekir. Hukuka aykırı fiil maddi ya da manevi bir zarara neden olmalıdır. Zarar ile fiil arasında nedensellik bağı olmalıdır ve fiili gerçekleştiren kişinin kusuru olmalıdır.
TBK m. 50 ye göre Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.’’
Haksız fiil sorumluluğunda yukarıdaki şartlar meydana gelmiş ve oluşan bir zarar varsa artık tazminat hakkı doğacaktır. TBK 52 ye göre;
‘’Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.’’
Haksız filden doğan tazminat davaları, genel yetki kuralı gereğince davalının yerleşim yeri mahkemesinde veya haksız filin işlendiği yer mahkemesinde açılabilir. Bu davada görevli mahkeme ise haksız filin hangi hukuk münasebete ilişkin olduğuna göre asliye hukuk, asliye ticaret, iş mahkemesi, fikri ve sınai haklar mahkemesi vb. hukuk mahkemelerinde açılabilecektir.
Haksız fiil nedeniyle talep edilecek tazminata ilişkin zamanaşımı süresi TBK’nın 72. maddesi ile düzenlenmiştir. Haksız filden doğan tazminat davalarında esas tazminat istemi, zarar görenin zararını ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde filin işlendiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacaktır.
Trafik Kazalarında Maddi Manevi Tazminat
Trafik kazası nedeniyle tazminat davasının hukuki dayanağı, trafik kazasının bir haksız fiil (BK md.49) sorumluluğu doğurmasıdır. Trafik kazaları ölümlü, sakatlanmalı veya yaralanmalı olabilir.
Ölümlü trafik kazalarında; Ölen kişinin yakınları, ölen kişinin desteğinden yoksun kaldıkları için destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masrafları adı altında maddi tazminat talep edebilir. Ayrıca ölen kişinin yakınları duydukları elem, acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminat talep edebilirler. Vefat ile maddi ve manevi zarar gören yakınları, annesi, babası, eşi, çocukları, kardeşleri, nişanlısı, bakım ve desteği altındaki kişiler maddi ve manevi tazminatlarını alma haklarına sahiptirler.
Yaralanmalı trafik kazalarında; Yaralanmalı trafik kazalarında, kaza neticesinde yaralanan kişinin yaşamı devam ettiği için yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı yoktur. Trafik kazası neticesinde kazada yaralanan kişi, tedavi gördüğü süreç içerisinde çalışamadığı için mahrum kaldığı gelirlerin tazminini ve kaza dolayısı ile yapılan tedaviye ilişkin giderleri isteyebilir. Ayrıca kaza nedeniyle yaşadığı elem ve ıstırap için manevi tazminat talep edebilirler.
Sakatlanmalı trafik kazalarında; Kişi sakatlık oranına ve tüm ömrünün geri kalanına göre meydana gelecek iş gücü kaybına yönelik zararını, tedavi masraflarını maddi tazminat olarak talep edebilecek ve duyulan acı ve ıstırap nedeniyle de manevi tazminata hak kazanabilecektir. Eğer trafik kazası mağduru hayatta ise; bizzat kendisi maddi ve manevi tazminat davası açabilir.
Trafik kazası nedeniyle zarar görenin, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren başlayacak 2 yıllık zamanaşımı süresi vardır. Zarara uğrayan, faili ve zararı daha geç öğrense bile her hâlükârda fiilin işlenmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi söz konusudur. Ancak trafik kazası nedeniyle bir suç işlenmişse ceza zamanaşımı süreleri de uygulanır. Trafik kazası neticesinde ölüm veya yaralama varsa, ceza kanununda o suç için öngörülen dava zamanaşımı süresi ne ise, maddi ve manevi tazminat davası açma süresi de odur.
Trafik kazası hukuki niteliği itibariyle haksız fiil olarak kabul edildiğinden, maddi ve manevi tazminat davası haksız fiil sorumlularına karşı açılır. Ancak, trafik kazalarında haksız fiili bizzat işleyenler dışında da tazminat sorumluları vardır. Bunlar aracın sürücüsü, sahibi, işleteni ve sigorta şirketleridir.
Ölümlü veya yaralamalı trafik kazaları nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında görevli mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesi’dir (HMK md.2/1). Bunun yanı sıra birden çok yetkili mahkeme vardır.
-Davalılardan herhangi birisinin ikametgahı mahkemesinde tüm sorumlulara maddi ve manevi tazminat davası açılabilir (HMK md.6)
-Trafik kazasının meydana geldiği yer mahkemesinde tazminat davası açılabilir (HMK md.16/1).
-Trafik kazaları nedeniyle açılacak tazminat davaları, zarar görenin, yani davacının ikametgahı mahkemesinde de açılabilir (HMK md.16/1).
- Trafik sigortası şirketinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde de maddi ve manevi tazminat davası açılabilir (HMK md.14/2).
İş Kazalarında Maddi ve Manevi Tazminat
İş kazası tazminat davası; bir işverenin işyerinde çalışan işçinin iş ilişkisi nedeniyle yaralanması veya ölümü halinde, kendisine veya yakınlarına sorumlu işveren tarafından tazminat ödenmesi istemiyle açılan bir maddi ve manevi tazminat davası türüdür.
İş kazası, işçinin işverenin gözetimi altında bulunduğu sırada işyerinde veya işyeri dışında, işverenin herhangi bir faaliyetinin yürütüldüğü durumda, kısaca, işçinin işveren menfaatini yürüttüğü herhangi bir faaliyet sebebiyle, işverenle bağlantısı kurulabilen bedeni hasarlar, meslek hastalıkları, işyerinden kaynaklanan bulaşıcı hastalıklar, işçinin işveren faaliyet sebebiyle trafik kazası geçirmesi kişinin sağlığına müdahale olarak düşünülün tüm durumlar iş kazasıdır.
İş kazası sonucu yaralanan veya ölümlü iş kazalarında destekten yoksun kalanların isteyebileceği tazminatı hususları aşağıda ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Tazminatın belirlenmesinde bazı hususlar dikkate alınmaktadır.
-Sürekli İş Göremezlik Tazminatı
Meydana gelen iş kazasında işçi, geçici veya kalıcı olarak iş göremez hale gelebilir ya da hayatını kaybedebilir. Geçici olarak iş göremez hale gelen işçi, bir süreliğine çalışamayacak hale gelebilir ve çalışamadığı sürelerde maaşını alamayacağı için kazanç kaybına uğrayabilir.
Geçici olarak iş göremez hale gelen işçilerin maddi kayıpları, iş göremezlik ödeneği tarafından karşılanır. %10 oranının üzerinde iş gücü kaybına uğrayan işçiler, kalıcı iş gücü kaybına uğrayan işçi durumundadır. SGK tarafından kendilerine iş göremezlik aylığı bağlanır. Kalıcı iş gücü kaybına uğrayan işçiler, işverenden maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptirler. İşçiye ödenecek tazminat, işverenin kusur oranına ve işçinin iş gücü kaybı oranlarına göre hesaplanır. İş gücü kaybı tazminatına ilişkin davalar, işverene ve olayda kusuru bulunan kişi veya kurumlara karşı açılır.
-Geçici İş Göremezlik Tazminatı
Sigortalının iş kazası geçirmesi durumunda veya meslek hastalığına yakalanması halinde SGK tarafından müfettişler yetkilen dirilir ve SGK nezdinde iş kazası dosyası açılır. İş kazası geçiren işçinin sağlık kurulu raporlarında belirtilen dinlenme süresinde işçinin geçici olarak çalışamama haline geçici iş göremezlik denir. İş kazası geçiren işçinin kaza nedeniyle aldığı raporda belirtilen süreler boyunca işçi çalışamamakta ve gelir kaybı yaşamaktadır. Yaşanan bu kayıp için raporda öngörülen süreler boyunca SGK tarafından işçiye geçici iş göremezlik ödeneği verilir. Geçici iş göremezlik ödeneği, adından da anlaşılacağı gibi iş göremezlik halinin sürekli değil geçici olması durumlarında işçiye ödenir.
-Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
Ölümle sonuçlanan iş kazasında, hayatını kaybeden işçinin yakınları, vefat eden işçinin maddi desteğinden yoksun kalırlar. Vefat eden işçi yakınlarının, yoksun kaldıkları maddi desteği alabilmek için işverene ve/veya iş kazasında kusuru bulunanlara karşı açabilecekleri dava türü destekten yoksun kalma tazminat davasıdır.
-Manevi Tazminat
Oluşan iş kazası sonucunda vefat eden veya sakatlanan işçi (sakatlanma halinde işçinin bizzat kendisi, ölüm halinde ölen işçinin yakınları) yakınlarının, kazadan sonra yaşadıkları derin acı, üzüntü ve psikolojik sarsıntının biraz da olsa azalması amacıyla manevi tazminat talep etme hakları vardır. Manevi tazminat davaları işveren ve olayda kusuru bulunan diğer kişi veya kurumlara karşı açılabilir.
İş kazası nedeniyle tazminat davası açma süresi, diğer bir deyişle zamanaşımı süresi; iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır (BK m.146). Ancak yine iş kazası nedeniyle bir ceza davası açılmışsa ve ceza davasının “dava zamanaşımı süresi” daha fazla ise, iş kazası nedeniyle tazminat davasında da ceza davası zamanaşımı süresi uygulanır.
İş kazalarına bakmakla yetkili iş mahkemeleri 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 6. Maddesine göre belirlenir.
*İş kazalarında genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
*İş kazasının veya zararın meydana geldiği yerin iş mahkemesi de iş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarına bakmaya yetkilidir.
*İş kazası nedeniyle maluliyete uğrayan işçinin veya ölüm gerçekleşmişse ölen işçinin davacı yakınlarının yerleşim yeri iş mahkemesi de yetkilidir.
İşçi ve işveren arasında yukarıdaki hükümlere aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir.
Comments