1-) HMK’da Uzman Görüşünün Düzenlemesi ;
HMK Madde 293 “(1) Taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez.
(2) Hâkim, talep üzerine veya resen, kendisinden rapor alınan uzman kişinin davet edilerek dinlenilmesine karar verebilir. Uzman kişinin çağrıldığı duruşmada hâkim ve taraflar gerekli soruları sorabilir.
(3) Uzman kişi çağrıldığı duruşmaya geçerli bir özrü olmadan gelmezse, hazırlamış olduğu rapor mahkemece değerlendirmeye tabi tutulmaz.”
Uzman görüşü kavramı ilk kez 6100 sayılı hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 293. Maddesi ile gündeme gelmiş ve burda düzenlenip hukukumuza girmiştir. Uzaman görüşü kavramına ; bilimsel mütalaa ya da mütalaa da denir. HMK m.293’e göre tarafların her biri, dava konusuyla ilgili uzmanından bilimsel mütalaa alıp mahkemeye sunabilirler. Bu uzmanın duruşmada dinletilmesinide talep edebilirler.
Uzman görüşü delili de bilirkişi raporu gibi mahkemece takdir edilecek deliller arasındadır. Ancak bilirkişi raporundan farklı olarak uzman görüşü sadece teknik konularda değil, hukuki konular da dahil olmak üzere dava konusu her husus hakkında alınabilir. Bilirkişiyi düzenleyen HMK Madde 266 gibi maddelerin aksine uzman görüşünün konusu teknik incelemelerle sınırlandırılmamıştır. Hukuki yorum ve değerlendirmeler uzaman görüşünde yasaklanmamıştır. Buna göre hükmün lafzına bakıldığında , , uzman görüşün konusunun dava konusuyla ilgili olmak şartıyla serbest olduğu, teknik incelemelerin yanında hukuki inceleme ve görüşlerinde belirtilebileceği anlamı çıkmaktadır.
2. HMK’da Uzman Görüşünün Delil Olma Kriteri
Doktrinde bir görüş, bilirkişi raporunun aksine uzman görüşünün usul hukuku anlamında delil olmadığını, tarafların yazılı beyanı nitelinde olduğunu ve hakimin kişisel görüşünün oluşmasına yardımcı olduğunu savunmaktadır. Buna gerekçe olarak, bilirkişi raporunun tarafsız ve objektif olması için HMK m.272’de öngörülen teminatların uzman görüşü için geçerli olmadığı belirtilmektedir. Ancak, özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda, tarafların dava konusuyla ilgili sunduğu uzman görüşünü mahkeme mutlaka dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır. Tarafın dayandığı hukuki görüşün hükümde değerlendirilmemesi hukuki dinlenme hakkını ihlal edeceğinden aynı zamanda adil yargılanma hakkının da ihlali sayılır.
Bu görüşün aksine diğer bir görüş ise bilirkişi raporunun takdiri delil olduğunu, takdirin ise şüphesiz mahkemeye ait olduğunu savunmuştur.
Karşı taraf uzman görüşüne karşı koyarsa mahkemenin bu itirazı karara bağlayabilmesi için bilirkişi görevlendirmesi gerekir; alınan bilirkişi raporu ile uzman görüşü çeliştiği vakit ise bu çelişkiyi ortadan kaldırmak için yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması gerekir. Aynı şekilde, bir tarafın aldığı uzman görüşü karşı tarafın aldığı uzman görüşü ile çeliştiğinde de mahkeme çelişkiyi bilirkişi raporu ile çözmek zorundadır.
Yargıtay 11 HD., 2015/7580 E., 2016/3513 K., 31.03.2016 T. ;
“...Somut uyuşmazlıkta davacılar vekilince, …’den alınan ve … tarihli celse dosyaya ibraz edilen Mütala Mahkeme’ce, Uzman Görüşü olarak değerlendirilmiştir. Davalılar vekili ise söz konusu Mütala’yı inceleyip beyanda bulunmak üzere süre talep etmiştir. Anayasa’nın 36’ncı maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde iddia ve savunma ile Adil Yargılanma Hakkı’na sahiptir.
Adil Yargılanma Hakkı, Hak Arama Özgürlüğü’nün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğindedir. Somut uyuşmazlıkta; davalılar vekilinin, davacı tarafın ibraz ettiği Mahkeme’nin de Uzman Görüşü olarak nitelendirdiği Uzman Görüşü’ne karşı beyanda bulunması için gerekli ve makul süre verilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu durumda Mahkeme’ce, HMK’nun 293. maddesinde öngörülen usul ve esaslara uyulup, davalılar vekiline Savunma Hakkı tanınarak oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken HMK’nun 293. maddesi hükmü nazara alınmadan ve Savunma Hakkı’nın kısıtlanması sonucunu doğuracak şekilde işlem yapılıp yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Bozma)…”
Yargıtay 11 HD., 2015/2448E., 2015/9719 K., 01.10.2015 T. ;
“…Yargılama sırasında yürürlüğe giren ve somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesinde, tarafların, dava konusu olayla ilgili olarak Uzmanı’ndan Bilimsel Mütalaa alabilecekleri düzenlenmiş olup, Hakim’in bu delili serbestçe değerlendirebileceği kuşkusuzdur. Bu itibarla; Mahkeme’ce alınan Bilirkişi Raporları ile sunulan Uzman Görüşü arasındaki çelişki giderilerek ve gerekirse anılan maddenin 2nci Fıkrası’nda düzenlenen, Hakim’in Rapor alınan Uzman Kişi’yi davet ederek dinleyebileceği imkânı da gözetilerek, oluşacak sonuç çerçevesinde çelişkiyi giderecek şekilde, gerektiğinde içerisinde …’nin de olduğu yeni bir Uzman Bilirkişi Heyeti’nden Rapor alınarak karar verilmesi gerekir. (Bozma)…”
Yargıtay 15.HD, 2019/2249 E., 2019 /5266 K., 19.12.2019 T.;
“…HMK’nın 293. maddesi gereğince; tarafların, uyuşmazlığın çözülmesine yardımcı olacak, iddia ve savunmalarının ispatı açısından gerek gördükleri özel ve teknik bilgi içeren Uzman Görüşü sunma hakları bulunup, Mahkeme’ce sunulan Uzman Görüşü’nün dikkate alınması, bu hususun, tarafların iddia ve savunmalarının ispatı açısından görüşlerini destekler bir görüş olduğu dikkate alınarak değerlendirme yapılması, tartışılması gerekmektedir. Bu değerlendirme yapılırken, bu kapsamda sunulan Uzman Görüşleri’nin hepsinin dikkate alınması, bu hususta teknik bir bilgi içeriyorsa alınacak Teknik Rapor’da, bu görüşün teknik Bilirkişiler’ce tartışılmasının sağlanması ve buna göre sonuca ulaştırılması Mahkeme’nin yükümlülüğündedir. Dava konusu olayda; bu görüşlerden birisi Prof. Dr. …’e ait Uzman Görüşü olup, bu görüşte de, … yapıldığı kabul edilmiş, bu ön kabul Mahkeme’ce dikkate alınarak ona göre Teknik Rapor hazırlatılmış ise de, … yapıldığına dair Mahkeme’nin tartışılmış, gerekçelendirilmiş bir kabulü olmaksızın ve diğer hukuki görüşler de hiç irdelenmeksizin bu görüşe göre Teknik Rapor alınarak sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. (Bozma)…”
Yargıtay 11.HD, 2016/12010 E., 2018/6678 K., 25.10.2018 T. ;
“…6100 sayılı HMK’nın 293. Maddesinde; “Tarafların, dava konusu olayla ilgili olarak, Uzmanı’ndan Bilimsel Mütalaa alabileceği, sadece bu nedenle ayrıca süre istenemeyeceği, Hakim’in, talep üzerine veya resen, kendisinden Rapor alınan Uzman Kişi’yi davet ederek dinlenilmesine karar verebileceği, Uzman Kişi’nin çağrıldığı duruşmada Hakim’in ve tarafların gerekli soruları sorabileceği, Uzman Kişi’nin çağrıldığı duruşmaya geçerli bir özrü olmadan gelmemesi halinde hazırlamış olduğu Rapor’un Mahkeme’ce değerlendirmeye tabi tutulmayacağı” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre tarafların Bilirkişi dışında Uzmanı’ndan Bilimsel nitelikli Görüş almaları mümkün olup, böylece özel ve teknik konularda tarafların Uzman Görüşü’nden yararlanmaları, iddia ve savunmalarını bu görüşlerle desteklemeleri mümkün olacaktır.
Uzman Kişi’nin dinlenilmesi imkanının getirilmesiyle bir yandan uzmanlık gerektiren konuların daha iyi aydınlatılması, diğer yandan çelişkili ya da eksik veya yanlış bilgilerle Yargılama’nın önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bu durumda Mahkeme’ce, davalı vekilinin hükme esas alınan Bilirkişi Ek Raporu’na karşı ileri sürdüğü ciddi itirazları karşılayacak, davalının sunduğu Teknik Rapor ile Bilirkişi Ek Raporu arasındaki çelişkileri giderecek yeni bir Rapor alınıp oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken davalı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen Teknik Rapor konusunda HMK’nın 293. maddesi hükmü de nazara alınarak bir değerlendirmede bulunulması gerekirken anılan Teknik Rapor’la ilgili olumlu olumsuz hiçbir değerlendirmede bulunulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Bozma)…”
Comments