İş Kazası Niteliğindeki Trafik Kazalarından Kaynaklanan Davalarda Tazminat
top of page

İş Kazası Niteliğindeki Trafik Kazalarından Kaynaklanan Davalarda Tazminat


Karayolları Trafik Kanunu trafik kazalarının tanımını yapılmış ve denmiş ki; “Karayolları üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanan her olay bir trafik kazasıdır.”

(KTK Madde 3)


1-) İŞ KAZASI NİTELİĞİNDEKİ TRAFİK KAZALARININ UNSURLARI


Burada düzenlenen trafik kazaları aynı zamanda iş kazası niteliğini taşımaktadır. Tek tek unsurlarını sıralamak gerekirse;

· İş kazası bir trafik kazası niteliğinde olmalıdır.

· Kaza geçiren işçinin bedensel veya ruhsal bir zarar uğraması gerekmektedir.

· Meydana gelen kaza, işveren tarafından yürütülen bir işle ilgili olmalıdır.

· İşçinin işverene ait bir işi yaptığı veya işveren tarafından görevlendirildiği sırada trafik kazası geçirmiş olmalıdır.


2-) İŞLETEN- İŞVEREN TANIMI


İş kanunundaki işveren tanımı, karayolları trafik kanununda işleten tanımıyla birleştirerek motorlu araç işletenleri, çalıştırdıkları kişilerden dolayı işleten-işveren olarak tanımlamalıyız. Bunlar, işletme faaliyetine katılan sürücülere, motorlu araçlarla taşınan personellere karşı sorumludurlar.

Bu konuyla alakalı olarak ileride, Motorlu aracı işletenin sorumluluğu ve motorlu araç işletenlerin işveren olarak sorumluluklarına ayrı ayrı değinmek gerekecektir.


3-) KTK YASASINDA TRAFİK-İŞ KAZALARI İLE İLİŞKİLENDİRİLECEK BÖLÜMLER


A) Motorlu araç işletmesinin ağır ve tehlikeli işlerden sayılması

İşverenler sürücülerin ağır bir işte çalıştıklarını göz önünde bulundurarak birtakım önlemler almak zorundadırlar. Bunlar; sürücülerin sağlık raporu alması, düzenli sağlık denetimlerinin yapılması, uzun yollarda yanlarına yedek sürücülerin verilmesi, sürücü belgelerini kontrol ederek uygun araç tahsis etmek… gibi işverenlerin alması gereken önlemler vardır.


B) Araç sürme sürelerine uyulması gereği

Yönetmeliğin dayanak olarak kabul edilmesiyle “24 saatlik süre içinde toplam olarak 9 saatten ve sürekli olarak 5 saatten fazla araç sürmek yasaktır.” İbaresiyle 9 saatten uzak bir yere gönderilmek istenen şoförün, yedek şoförsüz yola çıkmaması gerektiğini aksi halde işverenin yasanın 86’ıncı maddesi uyarınca sorumlu tutulacağı belirtilmelidir.


C) Teknik şartlara uymayan eski ve bakımsız araçlardan sorumluluk

Teknik şartlara uygun olmayan araçların trafiğe çıkamayacakları KTK 29-30. maddede açıkça düzenlenmektedir. İşletenlerin, bakımı yapılmayan veya eski araçları kullandırmalarından doğacak kaza sebebiyle sürücü veya yardımcıları ölüm, sakatlık gibi zararlarla karşılaştıkları durumda KTK m.85/1 gereği;

Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsil sorumlu olurlar. İşletenler tam kusurlu olacaklardır.

KTK m.86’ da ise işletenin sorumluluktan kurtulduğu durumu açıklamaktadır.

İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Dolayısıyla araçtaki bozukluktan dolayı veya aracı kullananın kusurunun varlığı sebebiyle kazanın meydana gelmemesi gerekmektedir. İşleten, kazanın mücbir sebepten kaynaklandığını veya zarar görenin ağır kusurunun olduğunu ispat ederse sorumluluktan kurtulur.

Yargıtay’ın verdiği birtakım kararlar ışında anlaşılmaktadır ki; fren boşalması, lastik patlaması, direksiyon kesmesi durumları aracın hor kullanıldığı ve gereken onarımın yapılmadığına işaret ederek, bu gibi hallerde motorlu araç işletenlerin sorumluluğu tam kusurdur.


4-) MOTORLU ARAÇ İŞLETENLER VE İŞLETEN SAYILANLAR

İş kazası tanımı ve unsurlarından bahsettik. İş kazasından dolayı sorumluluklarından bahsedebilmek için ise, işletenlerin kimler olduğunun incelenmesi gerekmektedir.

Karayolları trafik kanununa göre motorlu araç işletenler ve işleten sayılanları sıralamak gerekirse;

· Araç sahibi

· İşleten

· Girişimci (motorlu aracı bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında işleten)

· Mülkiyeti muhafaza kaydıyla sicilde kayıtlı alıcı

· Aracın uzun süreli kiracısı

· Motorlu aracı ödünç alan

· Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan

· Yarış düzenleyicileri

· Motorlu araç sahip ve işleteni olarak devlet ve kamu kuruluşları

· Motorlu aracı çalan veya gasp eden

Bu konuyla alakalı olarak ileriki sayfalarda, Motorlu aracı işletenin sorumluluğu ve motorlu araç işletenlerin işveren olarak sorumluluklarına ayrı ayrı değinmek gerekecektir.


5-) MOTORLU ARAÇ İŞLETENLERİN SORUMLULUĞU

KTK m.85/1’de işleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğundan bahsedilmektedir;

“Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsil sorumlu olurlar.”

Hükümde bahsedilen işletenin sorumluluğu tehlike sorumluluğudur. Sorumluluktan bahsedebilmek için, zararın motorlu aracın işletilmesinden dolayı oluştuğuyla ilgili uygun bir illiyet bağının bulunması yeterli görülmektedir.

Belirtmek gerekir ki ispat yükümlüsü işletendir. İşletenin kusursuz olduğunu ispat etmesi gerekirken, zarar gören işletmenin kusurlu olduğunu ispat etmesine gerek yoktur.


6-) İŞLETME TEHLİKESİ VE İŞLETME SORUMLULUĞU

KTK m85/1 hükmünden de anlaşılacağı üzere sorumluluk, motorlu aracın işletilmesine bağlanmıştır. Daha iyi bir ifade ile işletenin hiçbir kusuru olmasa bile, araç üzerindeki bakımın eksiksiz yapılmasına rağmen kazanın meydana gelmesi halinde, işleten sorumlu olacak ve zararı tazmin etmek yükümlülüğü altına girecektir.

Önemle belirtmek gerekir ki, zarar gören dava ve iddiasında kusur sorumluluğuna dayandırsa bile somut olay, KTK 85/1’e göre çözümlenmesi gerekmektedir. Bunun en önemli sebebi ise yukarıda da değindiğimiz gibi zarar görenin ispat yükümlülüğünün olmamasıdır.

Aracın işletilmesinden ötürü doğan zararın tazmini açısından her ne kadar işletenin kusuru olup olmaması önemli değildir desek de eğer işletenin ayrıca kusuru varsa bu ek kusur sayılır ve KTK m. 86’ da ki sorumluluktan kurtulma veya sorumluluğun azalması olanağından yoksun kalacaktır.


7-) İŞLETENİN ARAÇTAKİ BOZUKLUKTAN SORUMLULUĞU

KTK m. 86 işletenin sorumluluktan kurtulduğu halleri düzenlemektedir.

“İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.” Kanun koyucu bu hükmüyle araçtaki teknik arıza sebebiyle kazanın meydana gelmesini sorumluluktan kurtulma sebebi olarak görmemektedir. Dolayısıyla bu sebepten meydana gelecek olası kazalardan dolayı tam kusurlu oldukları açıktır.


8-) İŞLETME KUSURLARINDAN SORUMLULUK

İşletme kusurları; araçların düzenli olarak bakımlarının yapılmaması, araçlara aşırı yüklenilmesi, kullanım sürelerinin dolmasıdır.

Bu durum yolcu taşımacılığı açısından oldukça önemlidir. TTK’ ya göre yolcu taşımacılığı bir ticari iş sayılmakta dolayısıyla basiretli iş adamı gibi sağ duyulu hareket edilmesi gerekmektedir.


9-) ÇALIŞTIRILAN KİŞİLERDEN SORUMLULUK

KTK m.85/4 çalıştırılan kişilerden sorumluluk hususunu düzenlemektedir;

“İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.”

Motorlu aracın sürücüleri ölümlü veya yaralamalı bir kazaya sebebiyet vermişlerse, onların sorumluluğuna gidilebilmesi için kazanın meydana gelmesinde kesin şekilde kusurlu olmaları gerekmektedir. Sürücüler için sorumluluk kusur sorumluğudur.

Teknik arıza sebebiyle meydana gelen kazalarda sürücülerin sorumlu tutulmayacakları önemle belirtilmelidir. Ve fakat kazaya neden olan arıza sürücünün dikkatsizliğinden, teknik arızayı fark etmede ki dikkatsizliğinden kaynaklanıyorsa işletenle sürücü birlikte sorumlu olacaklardır.


10-) MOTORLU ARAÇ İŞLETENLERİN İŞVEREN OLARAK SORUMLULUKLARI

Motorlu araç işleten veya motorlu aracı kullananlar ya da motorlu araçlardan yararlanan işverenler, çalıştırdıkları kişilerin uğradıkları zararlardan dolayı sorumlu olurlar. Veya çalışan personellerin üçüncü kişiye verdikleri zararlardan dolayı da kendi kusurları gibi sorumlu olurlar.


11-) MOTORLU ARAÇ İŞLETEN İŞVERENENİN SORUMLULUKLARI

1) İş yerinde kullanılan araçlardan sorumluluk

Ticari faaliyetlerin sürdürüldüğü sırada kullanılan araçların kapsamına otomobil, kamyon, tanıtım araçları girmektedir. Bu araçlar işyeri unvanı ile trafik siciline kayıtlı olmasalar bile bu araçları kullanan veya yararlanan işyeri sahipleri işleten konumundadır. Dolayısıyla bu araçlarla meydana gelen bir zarardan işleten tam kusurlu kabul edilecektir.

2) Taşıma ve ulaşım işlerinde görevli kişilerin işlerini yaptıkları sırada trafik-iş kazalarından sorumluluk

Taşıma işlerini yürüten personel, devlet ve kamu kurumlarının her türlü taşıma sırasında geçirdikleri kazalar da trafik-iş kazası sayılır.

Belirtmek gerekir ki, işçinin tam kusuru olup işverene de önlem alması hususunda bir yükümlülük yükletilemezse bu durumlarda işçi veya ölüm varsa hak sahipleri işverenden tazminat alamazlar.

3) Personel taşıma araçlarından sorumluluk

Personel taşıma işleri eğer işverenin özel aracıyla yapılmayıp, sözleşme ile başkasına yaptırılıyorsa, işveren işi yüklenicidir. Dolayısıyla taşıma işlerinin başkasına yüklemesinden ötürü işleten sıfatına sahip değildir üçüncü kişilere verilen zararlardan da sorumlu olmayacaktır.

Kiralanan taşıtlar işçilere karşı bir zarar meydana getirirse, buna trafik-iş kazası denilmektedir. İşverenler kendilerine ait veya kiralanmış servis araçlarının işçilerine karşı meydana getirdiği zarardan sorumlu olacaklardır.

Önemle belirtmek gerekir ki, işverenin sorumluluğuna gidilebilmesi içinde işçinin tam kusuruyla nedensellik bağını ortadan kaldırmamış olması gerekmektedir.

4) Ticari amaçla motorlu araç işletenlerin işveren olarak sorumlulukları

Kendi adına veya firma adı altında yolcu taşıma araçları veya yük taşıma araçları kazanç sağlayanlar işletenlerdir. Dolayısıyla bu araçlarla meydana gelen olası kazalardan da nedensellik bağının bulunması şartı ile işverenler sorumlu olacaklardır.

12-) SORUMLULUK KOŞULLARI

· Olayın trafik kazası sayılması

· Olayın iş kazası sayılması

· Olayın trafik-iş kazası sayılması


13-)TRAFİK-İŞ KAZASININ BİLDİRİMİ VE SORUŞTURULMASI

İş sağlığı ve güvenliği yasasına göre işverenler, iş kazalarını üç gün içinde SGK’ ya bildirmek gerekmektedir. Sağlık hizmeti sunucuları kendilerine ulaşan iş kazalarını ise on beş gün içinde SGK’ ya bildirirler.

Trafik iş kazaları yönünden bildirim yükümlülüğünü incelemek gerekirse, işverenler çalışanlarının trafik kazası geçirdiklerini öğrenir öğrenmez derhal ve en geç üç iş günü içinde SGK’ ya bildirmeleri gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki; işçinin tam kusuru veya üçüncü kişinin kusuru sebebiyle meydana gelmiş bir kaza varsa ve işveren açısından illiyet bağı ortadan kalkıyorsa bile, sigortalıya veya ölmüş ise hak sahiplerine “iş kazası sigortasından” gelir bağlanacaktır. Dolayısıyla kuruma derhal bildirim önemlidir.


14-)TRAFİK-İŞ KAZALARINDA ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN SORUMLULUĞU

Üçüncü kişilerin kazaya karışma biçimleri farklı şekillerde olabilir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz;

· İşverene ait veya onun sorumluluğu altındaki araç ile üçüncü kişi birlikte kazaya karışmışlarsa,

· Üçüncü kişinin aracı işçi işini gördüğü sırada yaya olarak veya işini icra ettiği anda çarpması,

· Üçüncü kişinin aracı işçi taşıyan araca çarpması, işçinin görevi gereği şehir içi yolculuk yaptığı esnada meydana gelen kazada… bu gibi durumlar trafik iş kazası niteliğindedir.


15-)ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN SORUMLULUKLARI

Öncelikle meydana gelen kazanın iş kazası olup olmadığı, sosyal güvenlik yetkilileri ve bakanlık iş müfettişlerinin soruşturması ve C. Savcılığının kovuşturma sonuçları beklenecektir.

Deliller toplandıktan sonra üçüncü kişiye ait olan araç sürücüsünün kusuru varsa, araç işleteni ve sürücü trafik iş kazasından sorumlu olacaktır.

Eğer hem işveren sürücüsü hem üçüncü kişi kusurlu bulunduysa ve zarar sonucu işçi yaralanmış veya ölmüş ise yakınları, işverene, üçüncü kişiye, araç sürücülerine,ve her iki tarafın trafik sigortasını yapan sigorta şirketlerine dava açabilir. Görevli mahkeme bu durumda iş mahkemesi olacaktır.

İşverenin sürücünün kazada kusuru yoksa, üçüncü kişi tam kusurluysa görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olacaktır.


16-) TRAFİK-İŞ KAZASINDA KUSUR VE SORUMLULUKLARININ BELİRLENMESİ

Trafik-iş kazalarının iş kazası sayılması için zarar görenin veya kazanın meydana gelmesinde kusurlu olanın işverene bağlı işçi olması veya işçinin iş saatleri içinde bir yerden bir yere giderken kazanın meydana gelmesi gerekir.


17-) TRAFİK KAZALARINDA KUSUR TESPİTİ

Trafik kazalarının temel ölçütü kusurdur. Kanun maddesinde de bahsedildiği gibi “işleten, sürücünün veya yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Ve işverenin sorumluluğunun ve tazminat miktarının ne olacağını belirlemek için kusur oranı önemli bir husustur.

Öncelikle kaza tutanağı düzenlenmelidir. Eğer kazalar yerleşim yerlerinden uzak bir yerde meydana geldiyse jandarmalar bu tutanağı tutmalıdırlar.

Kolluk kuvvetlerinden ayrı olarak C. Savcılığınca alınan ifadeler, taraflarca sunulan kanıtlar, keşif tutanağı bilirkişi raporu ilişkin verilerin de bulunması gerekmektedir.

Taraflar tutanaklarda bulunmayan veya yanlış belirtilen hususlarla ilgili yeni kanıtlar ileri sürebilirler.

Tüm bunların dışında tazminat davasında kusurun belirlenmesiyle ilgili olarak önemli olan zarar ile eylem arasında nedenselliktir. Ve kusur dağılımı buna göre yapılmalıdır.

Uygulamada kusur araştırmasını, tek veya üç kişiden oluşan bilirkişiler yapmaktadır.


18-) TRAFİK KAZALARINDA, SÜRÜCÜ KUSURLU DEĞİLSE İŞLETEN KUSURU VEYA KAZAYA SEBEP OLAN BAŞKA NEDENLER ARAŞTIRILIR

Sürücünün kusurunun tespit edilemediği durumlarda kazanın oluşumuna başka hangi durumların etken olduğu araştırılacaktır.

Sürücünün kusurunun bulunmadığı durumların en başında teknik arıza gelmektedir. Bu durumlarda işveren/işleten sorumlu tutulacaktır. İşleten kusursuzluğunu ispat etse bile sorumluluktan kurtulamayacaktır. Bunun sebebi bu bir tehlike sorumluluğudur.

Diğer bir durum ise yolcu taşımacılığı esnasında meydana gelen kazada işletme kusurundan dolayı yolcu zarar gördüyse, tam kusurlu kabul edilecektir. Bunun sebebi TTK’ ya göre yolcu taşıma ticari bir iştir ve basiretli bir işadamı gibi davranma yükümlülüğü vardır.


19-) TRAFİK-İŞ KAZASI TESPİT DAVASI

İşçinin geçirdiği kaza, sosyal güvenlik kurumu tarafından iş kazası niteliğinde olmaması, ve fakat zarar görenler bunun iş kazası niteliğinde olduğuna inanmaları durumlarında; kuruma ve işverene iş kazasının tespiti davası açacaklardır.

Bu açıklamanın dayanağını teşkil eden hüküm iş mahkemeleri kanunu m. 4’tür;

“31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurulması zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan başvuruya altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz. (2) Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabilir.”


Böylelikle kuruma derhal bildirme veya en geç üç iş günü içinde bildirme zorunluluklarının varlığı sayesinde kurum bir an önce olaya el koyup tespit için gerekli çalışmaları yürütecektir. Olay eğer iş kazası olarak kabul edildiyse işçiye veya hak sahiplerine iş kazası sigortasından gelir bağlanacaktır. Önemle belirtmek gerekir ki bu işlemler işverene tazminat davası açmak için ön koşuldur.


Örnek Yargıtay kararı incelemek üzere;

“Davalı SGK vekili, davanın haksız ve yersiz olduğunu, kazalı ...'ın davacı ...'nin inşaatında çalışırken geçirdiği kazanın iş kazası olduğunu, işçi ...'ın iş veren ... hakkında ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/229 esas sayılı dosyası ile maddi manevi tazminat davası açtığını, davanın devam ettiğini, ...'nin iş kazasının meydana gelmesinde kusurlu olduğunu ve alacaklardan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. Dahili davalı vekili, davanın haksız olduğunu, hizmet akdiyle çalışırken kazanın meydana geldiğini, istisna akdinin söz konusu olmadığını, davacı işverenin talimatları doğrultusunda iş yapıldığını beyan ederek, davanın reddedini savunmuştur… müfettişi tarafından yapılan incelemede olayın iş kazası olarak kabul edildiği ve yine Kurum tarafından %45,2 sürekli iş göremezlik tespitinin yapıldığı, kazalı şahsa ait hizmet cetveline göre 1984 – 2010 yılları arasında farklı işyerlerinde 4/a sigorta prim ödemelerinin bulunduğu ve bu kapsamda kazalının işçi sıfatıyla çalışmalarının bulunduğu anlaşılmakla, dosya kapsamı evraka ve tanık ifadelerine göre istisna akdini gösteren delil bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü hatalı olmuştur.” (21. Hukuk Dairesi 2019/6599 E. , 2019/8104 K.)


20-) GÖREVLİ MAHKEME

7036 Sayılı iş mahkemesi kanunu madde 5’ e göre;

“(1) İş mahkemeleri; a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemi adamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara, c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.”

Bir diğer görevli mahkeme yerini söyleyen madde ise 5510 sayılı kanunun 101. Maddesi;

“Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.”

Belirtmek gerekir ki, işverenin sorumluluğundaki araç ile üçüncü kişinin aracı çarpışmış ve ikisi de kusurlu bulunduysa, ortaklaşa sorumlu olacaklardır. Sorumlulardan biri zarar görene tazminatın tamamını ödemişse sorumluların birbirlerine rücu hakları doğacaktır ve bunun için görevli mahkeme ise asliye hukuk mahkemesidir.


21-) TRAFİK İŞ KAZALARINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ

İş kazası nedeniyle işverene karşı açılacak maddi manevi tazminat istemine ilişkin zamanaşımı süresi 10 yıldır.

Sorumluların birbirlerine rücu hakları ise, tazminatın tamamının zarar görene ödendiği tarihten başlayarak 2 yıl içinde rücu davası açılmalıdır.


22-) TRAFİK-İŞ KAZASINDA ÖLÜM NEDENİYLE TAZMİNAT HESABI

UNSURLARI

· Olay

· Kusur

· Destek hakkında bilgiler, yaşı ve desteklilik süresi

· Destekten yoksun kalanlar, yaşları ve yoksunluk süreleri

· Destek payları

· Tazminatın parasal ölçütü


1) DESTEKTEN YOKSUNLUK SÜRELERİ

Kural olarak, ölen desteğin yaşam süresi sınır olarak kabul edilecektir.

Çocukların destekten yoksun kalma süreleri şu şekilde belirlenecektir; çocuklar 18 yaşına kadar, orta öğretimde okuyanlar 25 yaşına kadar, kız çocukları 22 yaşına kadar yüksek öğretim görüyorlarsa 25 yaşına kadar destek tazminatı isteyebileceklerdir. İleri derecede engellilik durumu olan biri ise hayat boyu bu tazminattan faydalanabilecektir.

Anne baba, çocuğunun desteğinden yoksun kalmışsa yine yaşamları sonuna kadar tazminat hesaplanacaktır.


DESTEK DÖNEMLERİ

Destek dönemi kural olarak 18-60 yaşları arasıdır. Aktif dönem sona erdikten sonra ömür süresi sonuna kadar olan süreye pasif dönem denir. Pasif dönemde bir kazanç sağlanmadığı için asgari ücretlerin geçim indirimsiz net tutarları üzerinden hesaplanacaktır.


TAZMİNAT HESAPLAMA EVRELERİ

Birinci evre: olay tarihi, desteğinden yoksun kalanların yaşlarına göre zarar süreleri, destek payları ve tazminat hesabına esas kazanlar belirlenerek tazminat sınırı çizilecektir.

İkinci evre: aktif dönem zarar hesabına esas işlemiş ve işleyecek kazançlar ile pasif dönem hesabının parasal tutarı hesaplanır.

Üçüncü evre: her hak sahibi yönünden tazminat tutarı hesaplanacaktır.

Dördüncü evre: tazminattan SGK gelirleri ilk peşin değerleri, davadan önce yapılan ödemeler ve eşin evlenme şansı indirilecektir.

6.957 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

İş Kazasından Kaynaklanan Maddi-Manevi Tazminat Davaları

İŞ KAZASI TANIMI İş kazasına ilişkin çeşitli tanımlar bulunmaktadır. Bunlardan başlıca olanları; Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’ tarafından iş kazası “belirli bir zarar veya yararlanmaya yol açan,

bottom of page