İş Kazasından Kaynaklanan Maddi-Manevi Tazminat Davaları
top of page

İş Kazasından Kaynaklanan Maddi-Manevi Tazminat Davaları

Güncelleme tarihi: 3 May 2020


İŞ KAZASI TANIMI


İş kazasına ilişkin çeşitli tanımlar bulunmaktadır. Bunlardan başlıca olanları; Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’ tarafından iş kazası “belirli bir zarar veya yararlanmaya yol açan, önceden planlanmamış beklenmedik bir olaydır” şeklinde ifade edilmişken, Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO)’ na göre ise; “Önceden planlanmamış, çoğu zaman kişisel yararlanmalara, makinelerin, araç ve gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan olaylardır.” Şeklinde tanımlamakta, EUROSTAT tarafından ise; “iş sırasında fiziksel ve ruhsal zarar yol açan ani olay” olarak tanımlanmaktadır.

Türk hukukunda iş kazası tanımı; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun 13. Maddesinde düzenlenmektedir;


MADDE 13- İş kazası;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,

meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.(2)

İş kazasının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) bendi ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde,

b) (b) bendi kapsamında bulunan sigortalı bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç işgünü içinde,

c) (Mülga: 17/4/2008-5754/8 md.)

(Değişik paragraf: 17/4/2008-5754/8 md.) iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma bildirilmesi zorunludur. Bu fıkranın (a) bendinde belirtilen süre, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde, iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren başlar.

Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilir. Bu soruşturma sonunda yazılı olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası olmadığı anlaşılırsa, Kurumca bu olay için yersiz olarak yapılmış bulunan ödemeler, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan, 96 ncı madde hükmüne göre tahsil edilir.

İş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usûlü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” İfadeleriyle iş kazası tanımı ve koşulları düzenlenmiştir.

Türk hukukunda iş kazasının tanımını yapan diğer bir kanun ise 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu m.3/g bendinde; “İş kazası: İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” denilmek suretiyle tanımlanmıştır.

Sosyal güvenlik hukuku açısından iş kazası kavramlarını tek tek ele alalım.


A) SİGORTALININ İŞYERİNDE BULUNDUĞU SIRADA MEYDANA GELEN KAZA


İşyerinde meydana gelen kazalar istisnasız iş kazası sayılmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken, işyeri kavramının ne olduğudur. İş Kanunu m.2 işyerinin tanımını yapmaktadır.

“Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir.”

Madde metninden de anlaşılacağı üzere mal ve hizmet üretmek amacıyla işçinin birlikte örgütlendiği yerler, onun eklentileri ve araçlar da işyerinden sayılacaktır. Yargıtay’ın kararlarında belirttiği üzere; dağıtım şirketlerinde çalışan işçilerin de dağıtım faaliyetlerini gerçekleştirdikleri sırada uğradıkları kazalar iş kazası niteliğindedir.

Kazalar işverenin dışında, mücbir bir sebeple veya üçüncü kişinin neden olmasıyla meydana geldiyse de iş kazası niteliğinde olacaktır. Sigortalının ağır kusurlu olması veya mola verdiği sırada kaza meydana gelmesi halinde de bu bir iş kazası niteliği taşımaktadır.


B) YÜRÜTÜLEN İŞ SEBEBİYLE MEYDANA GELEN KAZA

Madde hükmüne “işçi veya bağımsız çalışanlar” denilerek bağımsız çalışanları da bu kapsamın içinde tutmuştur. Zarar veren olayın neden gerçekleştiği önemli değildir. Yürütülen iş sırasında meydana gelmesi iş kazası olması için yeterli olacaktır.


C) GÖREVLİ SİGORTALININ GÖREVİ DIŞINDA GEÇEN ZAMANLARDA MEYDANA GELEN KAZA


Maddeden de anlaşılacağı üzere; iş kazası hali sadece işverene bağlı olarak çalışan sigortalılar için geçerlidir. Yani 4/b’ liler bu kapsamda değildir. İşverenin görevlendirdiği ve asıl işini yapmadığı zaman diliminde de sigortalının uğradığı kaza iş kazası niteliğinde olacaktır. Örneğin kamyon şoförünün görevli olarak Malatya’ya gittiği sırada rotasını değiştirip bankaya uğraması sırasında meydana gelecek olan kaza da iş kazası niteliğindedir.


D) EMZİRME SÜRESİNDE KADIN SİGORTALININ UĞRADIĞI KAZA

Kadın işçilerin bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için kanunda bir buçuk saatlik süt izni süresi düzenlenmiştir. Bu sürenin hangi saatler arasında olacağıyla ilgili hususu kadın işçi serbestçe tayin edebilecektir. Emzirme süresi çalışma saatleri içinde sayıldığında, süt vermek için ayrılan zamanda meydana gelen bir kaza söz konusu olduğunda bu kaza da iş kazası sayılacaktır. Emzirme yeri, işyeri olabileceği gibi çalışanın evi veya çocuğun bulunduğu yer de olabilir.


E) İŞVERENCE SAĞLANAN TAŞITLA SİGORTALILARIN TAŞINMASI SIRASINDA MEYDANA GELEN KAZA

Çalışanların, işverence organize edilen taşıtla işin yapıldığı yere gidiş geliş sırasında meydana gelen kazalar iş kazası sayılacaktır. Belirtmek gerekir ki aracın mülkiyetinin işverene ait olmasına gerek yoktur. Kiralanan araç ile çalışanların geliş gidişi sağlanıyorsa, sonuç yine aynı olacaktır. Dikkat edilmelidir ki servis aracından inen çalışanın karşıdan karşıya geçtiği esnada meydana gelen trafik kazasında Yargıtay bu durumu iş kazası olarak kabul etmemektedir. Ve fakat servis aracından inip iş yerine doğru yürüyen sigortalının kaza geçirmesi, yine iş kazası sayılacaktır.


İŞ KAZASI UNSURLARI


· Sigortalılık

· Kaza

· Zarar

· Uygun illiyet bağı


1) SİGORTALILIK

5510 Sayılı SSGSSK m.6’ da kimlerin sigortalı sayılmayacağı belirlenmiştir.

a) İşverenin işyerinde ücretsiz çalışan eşi,

b) Aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü derece dahil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına dışardan başka kimse katılmaksızın, yaşadıkları konut içinde yapılan işlerde çalışanlar,

c) Ev hizmetlerinde süreksiz olarak çalışanlar ile ev hizmetlerinde hizmet akdi ile sürekli çalışmasına rağmen, haftalık çalışma sürelerinin 4857 sayılı İş Kanununda belirtilen sürelerden az olması nedeniyle, aylık kazançları prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olanlar,

d) Askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri,…

Kanunun açıkça belirttiği bu kişiler sigortalı sayılmayacaklardır. İşe yeni alınan çalışanın henüz sigorta işlemleri yapılmamışsa bile, kişinin maruz kaldığı bir kaza iş kazası sayılacaktır.


2) KAZA

Kaza, dışarıdan gelen ve beklenilmeyen bir olay sonucu meydana gelmiş olmalıdır.

Kanun maddelerinden de anlaşılacağı üzere iş kazasına sebebiyet veren bir kazanın varlığı gerekmektedir. Meydana gelen kaza sonucunda ise kişide bir sağlık sorunu, ölüm veya vücudu dışardan etkileyecek bir olayın olması gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, kişinin vücudunda önceden var olan bir hastalığından ötürü, bünyesel gelişen bir hastalığı mevcutsa iş kazası kapsamına dahil olmamaktadır. İş kazalarında herhangi bir sınırlama getirilmemekte bedenen veya ruhen gerçekleşmiş sağlık sorunları tümüyle iş kazası sayılmaktadır.

“önceki mevcut hastalık" sebebi ile muayene, tetkik ve kontrol giderlerinin sigorta kapsamında olmadığı gerekçesiyle talebi reddettiğini, müvekkilinin hastaneye son 2-3 aydır eğilip kalkarken dizinde duyduğu ağrılar nedeniyle başvurduğunu ve daha evvel yaşanan bir sorunla ilgili olmadığını, sigorta şirketinin ödeme yapmayarak müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin yaptığı masrafların şimdilik 6.000.00 TL'yi bulduğunu, müvekkilinin bunun yanında manevi açıdan da kayba uğradığını, yaşadığı performans kaybı nedeniyle işten çıkarıldığını ileri sürerek, 6.000.00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının 01.01.2010-2011 vadeli Sağlık Sigorta Poliçesi ile müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, poliçe vadesi içinde meydana gelen hastalık ve kaza sebebiyle yapılan tedavi masraflarının poliçe şartları ve muafiyetleri içerisinde teminat kapsamında olduğunu, davacının poliçe öncesi meydana gelen bir rahatsızlığının poliçe vadesi içinde nüksetmesi sonucu talebinin reddedildiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.”(11. Hukuk Dairesi 2018/2627 E. , 2019/3924 K.)


3) ZARAR

Sigortalının mal varlığında meydana gelen zararlar iş kazası olarak düşünülemez. Zarardan bahsedilebilmesi için çalışanın beden ve ruh sağlığının bozulması gerekmektedir.


4) NEDENSELLİK ( İLLİYET BAĞI)

Bir olayın mevzuata göre iş kazası sayılması ve bunun sonucunda çalışanların sigorta yardımı alabilmeleri, mevcut olan zarar ile meydana gelen kaza arasındaki uygun illiyet bağının varlığına bağlıdır. Olay ile sonuç arasındaki nedensellik, iç veya dış sebepler etkisiyle kesilirse iş kazasından bahsedilemeyecektir. Nedensellik bağını incelerken iki başlığı ayrı ayrı incelemek gerecektir.


4a) görülen iş ile kaza arasındaki illiyet bağı

İşçinin başına gelen kaza iş ile ilgili bir kaza olmalı. Bu durumda artık iş kazasından bahsedilecektir.

Konuyla ilgili Yargıtay kararı örneği vermek gerekirse;

Müvekkilinin davalı ... İnş. işçisi olarak diğer davalıya ait O... evleri inşaat şantiyesinde çalışırken 07/10/2009 tarihinde geçirdiği iş kazası neticesinde yaralandığını, müvekkilinin ahşap-kalıp ustası işi yapmakta olduğunu ve işyerinde günlük 60,00 TL yevmiye ve yemek sosyal hakkından faydalandığını, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafın tam kusurlu olduğunu, davalı işveren şirket tarafından müvekkiline ibraname imzalatıldığını, 199.000,00 TL geçici ve sürekli iş göremezlik ödeneği ile 1.000,00 TL manevi tazminat ödemesinin nakden yapıldığının yazılı olduğunu, ancak müvekkilinin herhangi bir ödeme almadığını, %55 maluliyet karşılığı 1.000,00 TL manevi tazminatın kabulünün mümkün olmadığını, iş kazası sonrası müvekkiline 30.000,00 TL tazminat ödemesinin banka kanalıyla yapıldığını, bu ödeme dışında ödeme yapılmamış olduğunu beyanla, ıslahla birlikte 62.887,16 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.” ( 21. Hukuk Dairesi 2018/1651 E. , 2019/3758 K.)


4b) kaza ile zarar arasında illiyet bağı

Ortaya çıkan zararın iş kazası sebebiyle meydana gelmiş olması gerekmektedir. İşveren, çalışanlarının iş nedeni dışındaki oluşan zararlarından sorumlu tutulmaması gerekiyor.

Örneklendirmek gerekirse; olayın meydana geldiği şantiyede yüksekte çalışan işçilere uygun emniyet kemeri verilmediği için düşüp sakatlanan işçinin bu zararından işveren sorumlu olacaktır ve fakat, işçinin hastaneye kaldırılıp orada böbrek yetmezliğinden ölmesi varsayımında bu durumdan işverenin sorumluluğuna gidilemeyecektir.

“Dava iş kazası sonucu ölüm nedenine dayalı olarak hak sahiplerinin manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacının içinde bulunduğu uçakta önceden var olan bir arızanın tespit edilemediği, herhangi bir uçuş yapı hatasına veya çalışma eksikliğine rastlanılmadığı, kazanın başka bir kalkış denemesi yapılmadan alana zamanından önce inilmek istenmesinden kaynaklandığı, pilotların uçağı riske atabilecek durumlardan kurtulmak için eğitilmeleri gerektiği Irak Sivil Havacılık Dairesi Uçuş Güvenliği Departmanının dosya içerisinde bulunan kaza sonrası nihai raporlarından anlaşılmaktadır. Nitekim hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunda da uçağın hava şartları ve pilotaj hatasından düşmüş olabileceği vurgulanmıştır. Hal böyle olunca işverenin kusurunun bulunmadığı, kendisinden beklenen özeni gereği gibi yerine getirdiği, kazanın meydana gelmemesi için alacağı bir önlemin bulunmadığı, pilotaj hatasının da kusursuz sorumluluğun tüm halleri için gerekli illiyet bağını keseceği göz ardı edilerek davanın reddi yerine yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” (21. HUKUK DAİRESİ E. 2012/4196 K. 2012/5289 T. 5.4.2012)


İŞ KAZASININ BİLDİRİMİ

İşveren, çalışanlara işleriyle ilgili eğitimleri vermek, onların sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür.

5510 sayılı kanun m. 13’ e göre işveren kazadan sonraki 3 gün içinde kuruma bildirimde bulunmalıdır. Kuvvetlerine bildirim ise derhal yapmalıdır. İşverenin kazayı kuruma zamanında bildirmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için çalışana geçici iş görmezlik ödeneği ödemesi gerekmektedir.


İŞ KAZASI SONUCU İŞVERENİN SORUMLULUĞUNUN HUKUKİ NİTELİĞİYLE İLGİLİ YARGITAY GÖRÜŞÜ

İş kazası sonucu sigortalının uğradığı zarardan dolayı işverenin sorumluluğunun hukuki niteliğiyle ilgili olarak Yargıtay’ın görüşü; kusur sorumluluğu ilkesidir. İş güvenliği hususunda gerekli tedbir ve önlemleri almayan işveren, ortaya çıkan zarara kusuruyla neden olmuşsa kusursuz sorumluluk ilkesi gereği işveren sorumlu tutulacaktır. Ve fakat işverenin hukuki sorumluluğunun doğması içinde bir takım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.


İŞVERENİN HUKUKİ SORUMLULUĞUNUN ŞARTLARI

· İş kazası meydana gelmiş olmalı

· İşverenin kusurlu olması

· İlliyet bağı

· Zarar


A) İŞ KAZASI MEYDANA GELMİŞ OLMALI

İş kazasına uğrayan sigortalıya sosyal sigorta yardımında bulunmak için işverenin kusurlu ya da sigortalının kusursuz olmasına gerek yoktur.


B) İŞVERENİN KUSURLU BULUNMASI

İşverenin iş kazasından sorumlu olması için kusurunun olması gerekmektedir. Yargıtay bu konuda ;“İş güvenliği önlemleri alma ve özen gösterme yükümlülüğüne aykırı şekilde ihmal göstermesiyle kazanın meydana geldiğinin kanıtlanması gerekir.” Demektedir. Kusur oranının saptanması iş sağlığı ve güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulunca yapılmalıdır.


C) İLLİYET BAĞI

Her olayın sorumluluğunun işverene yüklenmesi doğru değildir. İşvereni sorumlu tutabilmenin en önemli koşulu uygun illiyet bağının mevcut olmasıdır. İş kazasının unsurlarından olan illiyet bağı, hem kaza ile iş hem de kaza ile zarar arasında olmalıdır.

Yargıtay’ın bu konuyla alakalı örnek kararından bahsetmek gerekirse; Sigortalının, İş yerinde intihar ederek ölmesi durumu bir iş kazasıdır. Ve fakat İş ve işveren arasında uygun nedensellik bulunmadığından işvereninin sorumlu tutulmayacağını belirtmiştir.


D) ZARAR

Diğer bir unsur da zarardır. Zarar, TBK m.49 da bahsedilmekle birlikte kavram olarak açıklanmamıştır. Bizim anlamamız gereken ise maddi ve manevi zarar olmalıdır. Maddi zarar; kişinin mal varlığında meydana gelen eksilme olarak tanımlanabilmekte, manevi zarar ise; kişinin duyduğu acı ve elemi anlatmaktadır.


İŞVERENİN SORUMLULUKTAN KURTULMA HALLERİ

İşverenin sorumluluktan kurtulma halleri iki şekilde incelenmelidir. Sorumluluktan kurtulmanın genel ve özel sebepleri.


SORUMLULUKTAN KURTULMANIN GENEL SEBEPLERİ

İlliyet bağının kesilmesi genel sorumluluktan kurtulma sebebidir. İş ve kaza arasında uygun bir illiyet bağının bulunmaması halinde işverenin sorumluluğundan bahsedilemez. Uygun illiyet bağını kesen bazı nedenler vardır;

· Mücbir sebep

· Zarar gören işçinin ağır kusuru

· 3. Kişinin ağır kusuru

Bu nedenlerin varlığı halinde çalışan veya hak sahipleri, işverenden tazminat talebinde bulunamazlar.


DİĞER GENEL NEDENLER

Hukuka uygunluk nedenlerinin bulunması halinde de işverenin sorumluluğuna gidilemeyecektir. TBK m. 63 bu durumu düzenlemektedir;

“Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile, hukuka aykırı sayılmaz.

Zarar görenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin davranışının haklı savunma niteliği taşıması, yetkili kamu makamlarının müdahalesinin zamanında sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkını kendi gücüyle koruması veya zorunluluk hâllerinde de fiil, hukuka aykırı sayılmaz.”


SORUMLULUKTAN KURTULMANIN ÖZEL SEBEPLERİ


1) İŞİN TAMAMININ ANAHTAR TESLİMİ VERİLMESİ

İşin tamamı bütün olarak başka bir işverene devredilmiş anahtar teslim yoluyla verilmiş ise, sigortalı ve işveren arasında artık iş akdi kalmadığından işveren sıfatıyla sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Yargıtay işin anahtar teslim ile verilip verilmediğinin önemini özellikle vurgulamıştır.


2) İHALE MAKAMININ SORUMLU OLMAYACAĞI DURUMLAR

Bir kamu kuruluşu tarafından ihaleyle işin verilmesi durumunda, işverenlik sıfatı ortadan kalktığından dolayı meydana gelen iş kazalarından sorumluluğu ortadan kalkacaktır. İhaleyi veren kurum kendi veya yardımcı işlerini vermişse üst işveren olarak sorumlu olacaktır.


3) ALT İŞVEREN, ASIL İŞVEREN, GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ HALLERİ

Kanunun belirttiği üzere asıl işveren, alt işverenle birlikte sigortalılara karşı sorumludur. Bu sorumluluk müteselsil sorumluluktur. Niteliği gereği ise kusursuz sorumluluktur. Dolayısıyla asıl işverenin sigortalıya yaptığı ödemeyi alt işverenden rücu edebilme hakkına sahiptir.


4) ZAMANAŞIMI

Yasanın belirlediği belli sürenin dolmasıyla, hak kazanımı veya borçtan kurtulma imkanı veren hukuki bir kurumdur. TBK m. 146’ da zamanaşımı genel düzenleme şeklinde düzenlenmiş ve özel hallerin bulunmadığı durumlarda, genel hükümlere gidilerek 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. İş kazası açısından zamanaşımı süresi, Yargıtay kararları ışında 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı yönünde kararlar vermiştir.

İşveren gerekli tedbir ve önlemleri almaması sebebiyle meydana gelen iş kazası sebebiyle zararını tazmini için zaman aşımı süresi; eylemin tamamlandığı ve zararın kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl, her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde idareye başvurmalıdır.


5) İBRANAME

6098 Sayılı TBK m.420 gereği ibra sözleşmesi yazılı olmalıdır. İbra konusu alacağın türü miktarı belirtilmeli ve ödemenin de banka aracılığı ile yapılması gerekir. Önemle belirtmek gerekir ki ibra tarihi ile sözleşme arasında en az 1 aylık sürenin geçmesi gerekir. Aksi halde ibra sözleşmeleri kesin hükümsüz olacaktır.


DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI

TBK m. 53/3 ve m.417/3 sırasıyla incelediğimizde destekten yoksun kalma tazminatının dayanağının bu hükümler olduğu anlaşılacaktır.

Destekten yoksun kalma tazminatının amacı; yaşama hakkı hukuka aykırı bir fiille ihlal edilen kişinin desteğine muhtaç olanların, ölümden önceki ekonomik ve sosyal durumlarının korunmasıdır. Dikkat edilmesi gerekir ki, destekten yoksun kalma tazminatını talep edecek kişilerin bakım ihtiyacı içinde olduğuna dikkat edilmelidir. Aksi halde böyle bir talepte bulunmaları dürüstlük kuralını ihlal edecektir.


TALEPTE BULUNACAK KİŞİLER

Talepte bulunacak kişiler kanunda açıkça düzenlenmemiştir. Bu kişilerin akrabalık bağı veya mirasçı sıfatlarının bulunması şartı aranmamakla birlikte, ölen kişinin sağlığında ondan düzenli yardım alanlar da destekten yoksun kalma talebinde bulunabileceklerdir. Talepte bulunacak kişileri Yargıtay kararlarında belirlenen kişileri aşağıda ayrıntılı olarak işleyelim


1) EŞ

Evlilik birliği içinde bulunan eşlerin birbirlerine destek olduğuyla ilgili husus tereddütsüz kabul edilir. Eşini kaybeden kişinin muhtaçlığı kural olarak ölümüne kadar devam eder. Ve fakat eğer eş evlenir veya çalışmaya başlarsa muhtaçlığının son bulacaktır.

Uzun süredir birlikte yaşayan karı koca gibi yaşayan çiftler için de destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkı vardır. Yargıtay nikahsız eşler için hükmedilecek destekten yoksun kalma tazminatında indirim yapılması gerektiği görüşündedir.


2) NİŞANLI

Nişanlanma bir evlenme vaadi olduğundan ileride birbirlerine destek olmaları asıldır. Burada dikkat edilmesi gereken nişanlının ölen eşten destek gördüğünü kanıtlaması gerekmektedir.


3) ANNE BABA VE ÇOCUKLAR

Ölen işçinin anne ve babasına baktığı, geçimlerine destek sağladığı kanıtlanmışsa o kilşiler yaşamları boyunca bakım ihtiyacı içinde olacaklardır. Maddiyatın yanı sıra yardım ve hizmette destek olarak kabul edilmektedir. Elbet tabii sigortalının ölümü halinde desteğinden yoksun kalan çocukların da tazminat hakları doğmaktadır. Çocuğun evlilik içinde veya dışında doğmuş olmasının bir önemi olmamaktadır.

Babanın ölüm zamanı ananın rahminde bulunan cenin de sağ ve tam doğmak koşuluyla destekten yoksun kalma tazminatı istemeye hak kazanacaktır.


4) KARDEŞLER

Kardeşler için tazminat isteminde bulunabilmek için aralarında yardım ilişkisinin olduğunun ispatı gerekmektedir. Kardeşlerin birbirlerine bakma yükümlülüğü bulunmamakla birlikte bazen fiilen yardım hali mevcut olmaktadır. Bu durumun ispatı halinde tazminat talebinde bulunulabilecektir.


5) DİĞER DESTEKÇİLER

Yukarıda da bahsedildiği üzere destekten yoksun kalma tazminat talebi illaki mirasçılık veya akrabalık bağı sonucu doğmamaktadır. Ölenin desteğine muhtaç olduğunu kanıtlayabilen herkes destekten yoksun kalma tazminatını isteme hakkına sahiptir.


HESAPLAMA YÖNTEMLERİ

Tazminat miktarı destekçinin ölmesiyle ortaya çıkan ihtiyacın giderilmesi durumudur. Tazminat miktarı hesaplanırken Yargıtay kararlarında gerekli unsurlar belirtilmiştir;

· Kusur durumu

· Ölen kişinin aylık net kazancı

· Zarar sürelerinin belirlenmesi

· Destekten yoksun kalanların doğum tarihleri cinsiyet ve payları

· Cismani zararın hesaplanmasında faiz


1) KUSUR

Burada dikkat edilmesi gereken işverenin hangi hallerde iş kazasından dolayı sorumlu tutulacağı. Hangi hallede kusursuz oldu ve kusur indiriminin olup olmadı hususlarına dikkat edilmelidir. Tüm bu sayılan unsurları yazımızda anlattığımız için tekrardan değinmeye ihtiyaç hasıl olmamaktadır.


2) ÖLEN KİŞİNİN AYLIK NET KAZANCI VE YAŞI

İşçinin kazaya uğradığı tarihten yaşamının sonuna kadar kazaya uğramamış olsaydı elde edeceği ücrettir. İşçinin yaptığı işin özelliğine veya kıdemine bağlı olarak geçek ücretin tutarı belirlenecektir.

Mevsimlik işçiler açısından, mevsim dışında iş bulması olası olacağından bu sürelerde çalışarak elde edeceği gelir, asgari tutar olarak gözetilerek hesaplama yapılması gerektiği Yargıtay kararlarında kabul edilmiştir.


3) ZARAR SÜRELERİNİN BELİRLENMESİ

Zarar süresi; destekten yoksun kalması ile artık desteğe ihtiyacı kalmadığı kabul edilen tarih arasındaki süredir. Tazminatın hesabı yapılırken, ölenin tahmini yaşam süresinin belirlenmesi gerekir.


4) DESTEKTEN YOKSUN KALANLARIN DOĞUM TARİHİ, CİNSİYET VE PAYLARI

Gelir tutarı belirlendikten sonra, destekten yoksun kalanlar arasında paylaştırılır. Bu paylaştırma için belli bir kural öngörülmemekle birlikte somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Örneği; ölen kişiye yakınlık derecelerine göre, yaşa göre, başka bir gelire sahip olup olmaması veya evli olup olmadıklarına göre tazminatın paylaştırılması farklılıklar gösterebilir.


5) CİSMANİ ZARARIN HESABINDA FAİZ

Kural olarak haksız fiil sebebiyle meydana gelen zarardan doğan tazminatın, zararın meydana geldiği tarihte ödenmesi gerekmektedir. Aksi takdir de paranın getirisinden yoksun kaldığı günden itibaren temerrüt faizi işlemeye başlayacaktır.

Faize hükmedilebilmesi için davacının talebinin gerektiğini önemle belirtmek gerekmektedir.

439 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page